Bazı sözler için “Kavgada bile söylenmez” denir. Ama asıl kimi sözler var ki uzmanlara göre özellikle de çiftler arası kavgada söylenmemesi gerekiyor. “Abartıyorsun” örneğin… “Bu mesele mi şimdi” ya da... Uzmanlar bu sözlerin neden kavgayı sakinleştirmek yerine aksine alevlendirdiğini tek tek nedenleriyle açıkladı.
Geçen hafta günler öncesinden buluşmak için sözleştiğim arkadaşım adeta burnundan soluyarak kafenin kapısından içeri girdi. Şaşkın bir ifadeyle kendisine baktığımı görünce de “Dün akşamdan beri sakinleşemiyorum. Neden biliyor musun? Tam da ‘Sakin ol’ sözü yüzünden” dedi. Olayın ne olduğunu anlamak için müneccim olmaya gerek yoktu ama o anlatmaya devam etti: “İki gündür söz verip banyonun musluğunu tamir etmediği gibi ben söylenmeye başlayınca da ‘Sakin ol’ demez mi! O an bende bütün ipler koptu. Zaten sonrasını hatırlamıyorum.”
Düşündüm de çiftler arasında kavga sırasında söylenen “Aşırı tepki veriyorsun” ya da “Sen zaten hep...” diye başlayıp farklı kombinasyonlarla devam eden cümleler bırakın kavgayı bitirmeyi, aksine neden alevlendirir? Peki, bu cümleler neden kavga saırasında bizi çileden çıkarıyor? Bu konuda uzmanlara danıştık. Psikoterapi Atölyesi’nden uzman psikolog ve aile danışmanı Şener Cem Irmak ile Madalyon Klinik’ten psikolog Ulaş Işık çiftler arası kavgalarda kimi cümlelerin neden söylenmemesi gerektiğini tek tek anlattı.
‘GEÇMİŞE ODAKLANMAK ÖFKEYİ KÖRÜKLER’
Şener Cem Irmak, uzman psikolog ve aile danışmanı
“... eşi ona ... alıyormuş. Sen hiç almıyorsun”
Bu tür karşılaştırmalar yanlıştır çünkü her ilişki ve birey farklıdır. Bu tarz cümleler partnerinizi yetersiz hissettirir, gerçekçi olmayan beklentiler yaratır ve kendi ilişkinizin dinamiklerine odaklanmanızı engeller. Bunun yerine, ihtiyaçlarınızı doğrudan ve açıkça ifade etmeniz daha sağlıklıdır. Önemli olan, başkalarıyla kıyaslamak değil, kendi ilişkinizde mutlu olmaktır.
“Özür dilerim”
Sık sık özür dilemek özrün anlamını azaltır. Konuyu geçiştirmek veya kapatmak için dilenen özür, gönül ve güven kırıcı olur. Özür dilemek bir nevi pişmanlık belirtmektir, evet, gerekli bir koşuldur ancak asıl değişim; gerçekten pişman olmakla, hatayı kabul etmekle ve sorumluluk almakla, davranışınızın nedenini anlamak ve anlatmakla, yarattığınız tahribatı tamir etmeye ve davranışınızı değiştirmeye kararlı olmakla olur. Sadece gerektiğinde ve içtenlikle özür dilemek, ilişkiniz için daha sağlıklıdır.
“Sen önceden de ... yapmıştın”
Julie ve John Gottman’ın araştırmaları, çiftler arasındaki çatışmaların yüzde 69’unun devamlı tekrarlayan, çözümsüz çatışmalar olduğunu gösteriyor. Çiftlerin düştüğü yanılgı, bunları çözmeye çalışmak. Bunun yerine, bu çatışmaları iyi yönetmek daha doğru olacaktır. ‘Eski defterlerin’ açılması da bu yanılgıdan kaynaklanır. Geçmişe odaklanmak, şimdiki zamandan ve çözümden uzaklaştırır, eski yaraları açar, öfkeyi körükler. Önemli olan, şimdiki zamana odaklanmak ve gelecekte bu çatışmaları nasıl daha iyi yönetebileceğinizi öğrenmektir.
‘YAŞADIĞI ENDİŞEYİ YA DA SIKINTIYI FARK ETTİĞİNİZİ HİSSETTİRECEK CÜMLELER KURUN’
Ulaş Işık, psikolog
“Aşırı tepki veriyorsun”
Genellikle taraflardan birinin rahatsız olduğu bir konuda verdiği reaksiyona yönelik eleştiri olarak kurulur bu cümle. Aslında bunu söyleyerek karşı tarafın ne ölçüde bir sıkıntı yaşadığını hissedemediğimizi göstermiş oluyoruz. “Aşırı tepki veriyorsun” cümlesi yerine “Böyle bir tepki veriyor olmanın sebebi hakkında konuşmak ister misin”, “Tahmin ediyorum ki şu an çok rahatsız oldun veya seni rahatsız eden bir şeyler var” tarzında bir cümle kurmak karşı tarafı daha fazla anlaşılmış ve değerli hissettirecektir.
“Sakin ol”
Mutsuz bir insana “Hadi mutlu ol” ya da kaygılı bir insana “Kaygılanma” demek gibi aslında nafile bir çaba. Dolayısıyla bu tarz konularda “Sakin ol” gibi bir telkin ya da bir uyarı yerine yaşadığı endişeyi ya da sıkıntıyı fark ettiğimizi hissettirecek cümleler kurup neye ihtiyacı olduğunu sorabiliriz. Çünkü karşımızdaki kişi aşırı reaksiyon veriyorsa bir alarm durumundadır. Bu alarm durumundan çıkabilmek için hepimiz farklı şeylere ihtiyaç duyabiliriz. Kimimiz yalnız kalmak, kimimiz konuşmak isteyebilir. Dolayısıyla sakin ol yerine, neye ihtiyacı olduğunu sormak çoğu zaman daha fazla işe yarar.
“Sen zaten hep...”
Böyle başlayan cümleler genellikle yargılayıcı oluyor... Ayrıca ‘aşırı genelleme’ dediğimiz çarpıtma cümlelerinden biri bu. Aslında suçlayıcı bir ifade ve bir şekilde sanki başka hiçbir şekilde davranmıyormuş gibi ya da her seferinde aynı şey oluyormuş gibi karşı tarafa işaretparmağımızı sallıyoruz. Söylediğimiz ‘hep yaptığı’ şey genel olarak rahatsız olduğumuz şeyler olabilir. Ve bu şikâyetimizi dile getirmek isteyebiliriz. Ama bunu ifade etmenin yolu aşırı genellenmiş yani çarpıtılmış cümlelerden ziyade istenen şeyin kişide yarattığı duyguyu vurgulamak olmalı. “Son zamanlarda fazlasıyla arkadaşlarınla görüştüğün için kendimi yalnız hissediyorum. Benimle zaman geçirmene ihtiyacım var” gibi... Aksi, karşı tarafta bir savunma isteği uyandırır, bu da genellikle bir haklı-haksız tartışmasına yol açar.
“Sen zaten asla ...”
Yine aşırı genellenmiş bir cümle. Bunun “Sen zaten asla benim dertlerimle ilgilenmiyorsun” gibi bir cümle olduğunu varsayalım. Bu noktada aslında karşı taraftaki kişinin ilgisini, sevgisini gösterdiği zamanları hiçe sayıp sadece kendi rahatsız olduğumuz konuları ifade etmek için her şeyi aynı torbaya koymuş oluyoruz. Bu cümleler yine karşı tarafın ‘Ya benim hiç mi iyi bir tarafım yok’ gibi düşünmesine sebep olabilir. “Bana olan duygularını biraz daha davranışınla gösterebilir misin? Buna ihtiyaç duyuyorum” gibi bir cümle çok daha işlevsel olacaktır.
“Şimdi bu mesele mi?”
Bu da kişinin önemsediği ve onun için gerçekten önemli olan şeyi önemsizleştirdiğimiz anlamına geliyor. Diyelim ki eve misafir çağrıldı. Ancak bunu karşı tarafa haber vermeden yaptınız. Ve eşinizin o gün farklı bir ihtiyacı vardı. Örneğin yorgundu ve uzanıp dizi izlemek istiyordu. Akşam “Ahmetleri çağırdım, haberin olsun” dediğinizde partner problem hissedebilir ve “Niye böyle bir şey yapıyorsun? İşten yeni geldim, yorgunum” diye tepki verebilir. “Şimdi bu mesele mi, ne var sanki, oturacağız sadece” dendiğinde karşı tarafın yorgunluğunu, o günkü ihtiyaçlarını, akşama kadar zihninde kurguladığı planı önemsizleştirmiş gibi oluyoruz. Bunun yerine konuya onun perspektifinden bakmak gerekebilir. Onun rahatsız olması konuyu daha ciddi ele almanız için yeterli bir unsur olmalı.
2025-01-11T21:01:33Z