Milyonlarca kişi önümüzdeki hafta bayram tatili için yola çıkmaya hazırlanıyor. Kara, hava ve deniz yoluyla gerçekleşecek bu büyük hareketlilikte, hijyen kurallarının önemine dikkat çeken uzmanlar, ishalden üst solunum yolu enfeksiyonları, hatta tüberküloz, kızamık gibi daha ağır seyredebilen hastalıklara neden olabilen mikroplarla mücadele için toplu taşımada alınması gereken önlemlere ve toplu taşımalardaki hijyen bilincinin önemine vurgu yaptı.
Geçtiğimiz günlerde 15 yaş ve üzeri 750 kişiyle yapılan "Kamusal Alanda ve Evde Hijyen Alışkanlıkları Araştırması" kamu taşımacılığındaki beklentilerden, pandemi öncesi, sonrası hijyen alışkanlıklarına ve toplumun ortak alanlardaki kurallara bakışına kadar pek çok konuyu derinlemesine inceledi.
Araştırmaya göre; şehir içi kamu taşımacılığı haftada ortalama 3,7 kez, şehirler arası taşımacılığı ise ayda 1,5 kez kullanılıyor. Belediyeye ait otobüsler yüzde 81 oranla en yaygın kullanılan taşıma aracı olurken bunu sırasıyla yüzde 65 ile metro, yüzde 63 ile minibüs/ dolmuş, yüzde 41 ile metrobüs, yüzde 33 ile tren ve yüzde 25 ile vapur takip ediyor.
Toplu taşımayı kullananlar için ortamın kokusu, zemin temizliği ve havalandırma en önemli unsurlar olarak öne çıkıyor. Katılımcıların sadece yüzde 29'u toplu taşımada insanların hijyen konusunda yeterince özenli olduğunu düşünürken, her 2 kişiden biri toplu taşımada hijyenin hayati önem taşıdığını belirtiyor.
Bu yüksek beklentiye rağmen, her 10 kişiden 7'si toplu taşıma araçlarının yeterince hijyenik olmadığını düşünüyor.
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hayat Kumbasar Karaosmanoğlu, ishalden üst solunum yolu enfeksiyonları, hatta tüberküloz, kızamık gibi daha ağır seyredebilen hastalıklara neden olabilen mikroplarla mücadele için toplu taşımada vatandaşların alması gereken önlemlere dikkat çekti. Prof. Dr. Karaosmanoğlu, özellikle bayram döneminde artan yolcu hareketliliği ve kalabalıkların, enfeksiyonlar açısından riski artırdığına dikkat çekerek, uzun ya da kısa mesafeli yolculuklarda milyonların kullandığı toplu taşıma alanlarında yapılan düzenli hijyenik temizliğin, halk sağlığı ve koruyucu hekimlik açısından da çok önemli olduğunu vurguladı.
Toplu taşıma araçlarının enfeksiyon riski açısından en riskli alanlar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Karaosmanoğlu, şunları kaydetti:
“Çünkü gün içinde binlerce kişinin kullandığı, sosyal mesafenin sağlanamadığı, sınırlı havalandırmanın olduğu kapalı alanlar. Mikroorganizmalar çok küçük ama maalesef yankıları çok büyük oluyor. Bayram dönemi tabii ki insanların toplu taşımayı hem şehir içinde hem şehirlerarası mesafelerde çok daha fazla kullandığı bir dönem. Kalabalıkların bir arada daha fazla bulunduğu, özellikle de sarılıp öpüştükleri bir dönem. Böyle zamanlarda daha sık aralıklarla ortamın temizliği önemli. Nitekim 'Sevdiklerini Koru Kamusal Alanda Hijyen Farkındalık Projesi' de bu bağlamda çok değerli bizim için. Çok da sevindirici, çünkü biz özellikle enfeksiyon hastalıkları uzmanları olarak koruyucu sağlık hizmetlerini, tedavi hizmetlerinden çok daha değerli buluyoruz."
Prof. Dr. Karaosmanoğlu, sadece bir kişinin hapşırmasıyla yaklaşık 100 bin civarında hastalık yapıcı mikroorganizmaların ortama saçılabildiğine de dikkat çekerek şu bilgileri verdi:
“Bu partiküller, damlacıklar 5-6 metre uzağa kadar gidebiliyor. Tüberküloz, kızamık gibi hastalıkların etkenleri dahi havada asılı kalabiliyor. Dolayısıyla hava yoluyla bulaşabiliyorlar. Ama bizim daha çok gördüğümüz, grip, Covid, Sars gibi adenovirüsler. Yüzeylerde bulunuyorlar ve biz bunları en çok ellerimizle ediniyoruz. Bu nedenle hep el hijyenini vurguladık pandemi döneminde de. Tutacaklar, koltuk kenarları, kapı kolları, bilet basma alanları gibi yerler hijyen açısından en riskli yerler. Sadece konuşurken dahi bu mikroorganizmaları saçabiliyoruz."
Enfeksiyonlara sebep olabilen bu mikroorganizmalardan kiminin sadece birkaç saat canlı kalabildiğini, ancak bazılarının günlerce yüzeylerde kalarak bulaşabildiğini de vurgulayan Prof. Dr. Karaosmanoğlu, şöyle konuştu:
“Bizim mesela besin zehirlenmesi etkenleri olarak bildiğimiz mikroorganizmalar yüzeylerden temas aracılığıyla bulaşabiliyor. Enterik bakteriler diyoruz biz bunlara. Bazı virüsler de özellikle Norovirüs, yüzeylerde uzun süre canlı kalabiliyor ve çok daha az miktardaki mikroorganizma bile mide bağırsak sisteminde de enfeksiyon yapabiliyor. Yani her zaman grip, Covid gibi solunum yolu enfeksiyonları değil, enterik enfeksiyonlar, deri enfeksiyonları gibi pek çok enfeksiyon toplu taşımalarda özellikle yüzeylerden temas aracılığıyla bizlere bulaşabiliyor."
Yapılan çalışmalara göre sadece 1 saat içinde ellerimizi 15-20 kez ağzımıza veya burnumuza götürdüğümüzün gösterildiğine de dikkat çeken Prof. Dr. Karaosmanoğlu, sözlerini şöyle noktaladı:
“Özellikle hapşırdığımızda, öksürdüğümüzde, ağzımızı kapatmamız, bunu da dirseğimizin içi ile yapmamız, eğer hastaysak maske kullanmamız, el hijyenimize dikkat etmemiz ve sık sık ellerimizi yıkamamız bizim alabileceğimiz önlemler. Yetkililerin yapacağı şey ise ortamın temizliğini düzenli olarak sağlamak, yüzeylerin hijyenini gerçekleştirmek, en çok ellerimizin temas ettiği yüzeylerin güvenli bir şekilde temizliğini yapmak. Solunum yolu enfeksiyonları evet kısa süreli ve çok daha yoğun olan toplu taşımada daha fazla risk oluşturuyor ama uzun süreli seyahatlerde de hem bunlar hem de bunun yanı sıra yiyecek içecek ve tuvaletler üzerinden bulaşabilecek enterik enfeksiyonlar karşımıza çıkabiliyor." (DHA)
Portakal ve iktidar: Magarsus Türkiye’nin ta kendisi mi? |